Azra, Emir ve Ahmet İstanbul’da doğup büyümüş Afgan asıllı üç kardeştir. Azra, babanın ölümünden sonra aile içerisinde esen soğuk rüzgarlardan dolayı erken yaşta tek başına yaşamaya başlamıştır. Emir ve Ahmet yıllar boyu anneleriyle yaşamıştır. Emir, kardeşi Ahmet’in engelinden dolayı okulu bırakmış ve yıllar boyu yaşadıkları eve tıkılı kalmış, çoğu zaman bunun için Azra’yı suçlamaktadır. Azra, Anne Zahra’nın ölüm haberi ile Azra büyüdüğü eve döner. Annenin son isteği Afganistan’da gömülmektir.  Azra aile ilişkilerinin hiçbir zaman yeterince sıcak olmamasının pişmanlığını yaşar ve bir bedel olarak annesinin son isteğini gerçekleştirmekte tereddüt etmeksizin Afganistan’a doğru yola çıkar.

Azra, Afganistan’da annesinin son isteğini gerçekleştirip, ona miras kalan eve gider. Burada ailesinin eski arkadaşlarından Ahmed Khan ile tanışır. Ahmed Khan’ın ailesiyle ilgili verdiği üstü kapalı bilgiler ve huzursuz hareketleri Azra’nın içine günden güne artan büyük bir şüphe düşürür. Ailesinin Afganistan’daki geçmişini araştırmaya başlayan Azra; aynı zamanda amcaları olduğunu öğrendiği Kadim ve Salih gibi ipucu bulduğu isimlerin izini sürer. Ulaştığı her insan, her bilgi Azra için yeni ve tehlikeli başka gizemler doğurur. Savaşın ve coğrafyanın insanların kaderi üzerindeki etkilerini kendi aile sırları üzerinden öğrenmeye başlar.

Ortadoğu’da yalnız bir kadın olmanın tekinsiz heyecanıyla çıktığı yolculuk, öğrendiği karanlık geçmişle birlikte yerini savaşı yaşamış her toplumun uzak olmadığı keder ve dramlara bırakacaktır.